El Tour

Ağustos 08, 2008



Eğer bir Türk vatandaşıysanız uzun süreli yurtdışı tatillerinizde yaşayacağınız en büyük zorluk kesinlikle vize almak olacaktır. Türkiye’den gelirken aldığım bir aylık turist vizesi sona ermek üzereyken, Sharm El Sheikh’de vize işlemlerinde aracı olan Administration ofisine gittim. Geçen sene hiç bir zorluk çekmeden gerekli parayı ödeyerek aldığım için, vizemin bitmesine son 3 gün kalıncaya kadar vize almaya gitmeyi ertelemiştim ve korkunç son; Administration ofisi Kahire ile ilgili bazı problemler olduğunu ve vizemi alamayacağını söyledi. Kısa süreli bir panikten sonra, Sean’ın Mısır’lı arkadaşı Hamedo’yu aradık ve beni El Tour’a götürerek vizemi alabileceğimizi öğrendik. El Tour, Sharm El Sheikh’e 110 kilometre uzaklıkta başka bir şehir. Gitmeden önce karşılaşabileceğim sorunları öğrendim; en büyük sorun Avrupa Birliğine üye olmayan bir ülke vatandaşı olmam, ikincisi bayan olmam. Sean’ın eski ev arkadaşı Petra, defalarca eli boş olarak Sharm’a geri dönüş yapmış. Aldığı cevapi 2 hafta sonra gel, 2 hafta sonra ise yine aynı cevap... Aldığım uyarılar sonucu elimden geldiği kadar kapalı giyinerek ertesi sabah yola çıktık. Hamedo, El Tour giriş kapısında görevli olan kuzenini benim için aramış ve yardım istemişti, El Tour kapısında o da bize katıldı. Ayrıca Alman instructor Felix’de vizesini uzatmak için bizimle gelmişti.
Vize alacağımız yere vardık, inşaat halindeki bir binada koridorda iki masa ve dört kişinin çalıştığı bir yerdi. Herhangi bir elektronik eşyanın olmamasıyla beraber, hükümet binasından oldukça uzak bir görüntüsü vardı. Pasaportunuz sırasıyla dört kişinin elinden geçiyor, bir form doldurup, pasaportunuzu bırakıyorsunuz ve bir saat sonra vizenizle beraber alıyorsunuz. İlginç olan ise; pasaport formunuzu veren ve ilk işlemi yapan görevli sizden hoşlanmamışsa iki hafta sonra tekrar başvurun diyerek başvurunuzu kabul etmiyor. Alman bir kızın, hiçbir problemi olmamasına rağmen başvurusunu kabul etmediler, tartışmalara rağmen iki hafta sonra gel cevabıyla geri döndü.
Hamedo’nun kuzeni dört görevliyle de arkadaştı ve vizem için gerekli olan tüm işlemleri benim için yaptırdı. Sonuç mu, 3 dolar ödeyerek iki aylık vize aldım. Geçen yaz bu işlem için 300 dolar ödediğimi hatırlatmak gerekirse, inanılmazdı. Sadece 15 Mısır paundu ödedim, bu da 3 dolara yakın bir rakam ediyor.
Vize işlemlerinden sonra, Hamedo bizi yemeğe götürdü. İşte bu Mısır’da yaşayacağım en ilginç deneyimlerden biriydi. Vize stresinden dolayı fotoğraf makinemi almamıştım, her karesi fotoğraflanacak bir yerdi. Yeni tatları asla deneyemeyen ben, inadımdan vazgeçmedim ve hiçbir şey yemedim. Sean’ın bu yaptığın çok büyük ayıp ısrarlarından sonra, mecburen yemeğe en müsait şeyleri yemek zorunda kaldım. Çiğnedim mi? Hayır... Lokanta herkesin elleriyle yemek yediği bir yerdi, gelen su ağzı kapalı değildi, masaya sadece bir bardak bırakıldı. Meşrubat gibi şeyler zaten yoktu. Etrafta yürüyen çocuklar yalın ayaktı. Her kare beni fotoğrafla diyordu. Yemek sona erdikten sonra, kahve içmek için başka bir yere gittik ve orada kim daha çok Arapça kelime biliyor yarışına girdik. Çocukken kuran kursuna gitmişliğim olduğundan, böyle durumlarda en büyük kozum arap alfabesini saymaya başlamak oluyor.

El Tour, sadece Mısır’lı halkın yaşadığı bir şehir, oldukça düzenli, ev sayısı fazla olmasına rağmen, hayalet şehir gibi, sokaklar oldukça sessiz ve sakin. İnsanlar bildiğimiz beyaz, Araplara özgü elbiseler içindeler. Harika bir rüzgar var. Gerçekten oldukça güzel bir şehir. Eğer Sharm El Sheikh’e gelirseniz ve otantik bir şeyler görmek isterseniz buraya mutlaka uğrayın derim. (Gittiğimiz minibüs 200 paund idi, Felix ile rakamı bölüştük ve payıma 100 paund düştü. Yemekleri Hamedo ısmarladığı için herhangi bir rakam söyleyemeyeceğim.)

You Might Also Like

0 comments

Popular Posts

Like us on Facebook

Flickr Images

Subscribe