Deniz Anası!

Eylül 23, 2010




Hani şarkıcılara sorulan meşhur bir soru vardır; "müziğe olan ilginiz ne zaman başladı?". Hepsinin yanıtı da genelde, "3-5 yaşında ayna önünde saç fırçasına şarkı söylerdim" gibi bir şey olur. Sanki o yaşlarda saç fırçasına şarkı söylemek, bu özel yeteneğin habercisi gibi lanse edilir. Halbuki her çocuğun saç fırçasına şarkı söylemişliği vardır. 
Dalıcıların da, tıpkı şarkıcılar gibi "çooook küçük yaşta blah blah blah" diye başlayan bir hikayeleri olur genelde.  Benimse çocuk yaşta, küçük balıkları yakalamak ve yüzmek dışında bir deniz tutkum yoktu.  Hatta ilerleyen zamanlarda, denizdeki yosundan, yengeçten korkan bir hale gelmişliğim de vardır. Bir denizde deniz anası varsa, ben o denizde yokum tercihini kullanırdım. Aradan yıllar geçti ve yosunlar, deniz anaları ve yengeçler sevdiklerim oluverdiler.







Geçtiğimiz aylarda Sharm el Sheikh'de deniz anası sezonu idi. Özellikle gel-git'in başladığı günbatımına doğru olan saatlerde Shark's Bay'in kıyılarında yüzlerce deniz anası dans ediyordu. Diğer bir deniz anası olan ben ise elimde kameram ile onları görüntülemeye çalışıyordum. Fotoğrafları  hamileliğimin 8. ayında çektim. 




Hamileliğin ilerleyen dönemlerinde su'da olmak inanılmaz bir duygu, insan kesinlikle çıkmak istemiyor. Tüm ağırlığınız, hareket zorluğunuz kayboluyor. Kendinizi tekrar hamile kalmadan önceki formunuzda hissediyorsunuz. Bu fotoğrafları çektiğim sırada suda kalış sürem tam 1,5 saatti ve hiçbir yorgunluk çekmediğim gibi mest olmuş halde suyu terkettim. 



Bu 1,5 saat içinde deniz analarıyla kalmayıp  bir çok balığı da fotoğrafladım. Tek kötü tarafı, bu geçirdiğim mükemmel gün benim denizde geçirdiğim son gün oldu. Havaların ısınması nedeniyle, doktorum sabah 9 da havuza gitmemi ve güneşten uzak kalmamı önerdiğinden, deniz'e kısa bir süreliğine elveda dedim ve sabahları bir saat havuzda yüzerek günlük egzersizimi tamamlamaya başladım. 

Not: Olur da hamileyseniz ve yolunuz bu bloga düştüyse, size bulunacağım en iyi tavsiyeler şunlar olacakır:
1- Mutlaka yüzün. Sağlıklı klorlanmış sularda erken saatleri tercih edin.
2- Günde en az 4 litre su için. Su içmenin en büyük faydası çatlakları önlemesi, vücudun nemini koruması. 9. ay ve çatlak kremimin sadece bir tüpünü henüz bitirebildim. Vücudumun nemini su içerek koruyorum, şu anda 40 derecelerde bir iklimde olduğumdan günlük su tüketimim 6 litreye yakın.
3- Günde 3 bardak süt için.Hayatımda ağzına süt koyamayan bir insandım, bu sebeble de ilk 6 ay kalsiyum hapı kullandım. Ne zaman ki doktor kalsiyum hapını bırakmam gerektiğini söyledi, günde 3 bardak süt içmeye ve mucizeyi gözlemlemeye başladım. Gözle görülür bir şekilde, kalsiyum hapından çok daha fazlasını yapmaya başlamıştı. Dişlerim sağlığına kavuştu, bir diğer güzel yanı da, 3 bardak sütü arka arkaya fondip yaparak öğle yemeği menüsü olarak kullandım. Hem akşam yemeğine kadar tok kalmamı sağladı, hem de ekstra bir öğlen yemeği kalorisinden kurtulmuş oldum.
4- Her gün bir avuç ceviz yiyin. Omega-3'ün faydalarını bir şekilde duymuşsunuzdur, hamileliğin en büyük dezavantajlarından birisi, beyin hücrelerinizin bir kısmını kaybetmeniz. Yani her hamilelikte kadın olarak biraz daha aptallaşıyoruz. Omega-3'ün en büyük faydalarından birisi belleğimizi korumaya yardım etmesi, ölen beyin hücreleri hiçbir şekilde geri gelmediği için, mevcut olanı korumak gerçekten çok önemli. Günde bir avuç ceviz ile günlük omega-3 ihtiyacınızı karşılayabiliyorsunuz. 
İşte bu dört madde benim çok daha konforlu bir hamilelik geçirmeme sebep oldu, umarım size de faydası olur. 


You Might Also Like

0 comments

Popular Posts

Like us on Facebook

Flickr Images

Subscribe