Dalış ve Sağlık

Şubat 05, 2007

(Aşağıdaki yazı, tamamıyla Turk Dive'ın kitabından copy paste edilmiştir.
Aşağıda buluna dünya kadar yazım ve imla hatası için özür dilerim. Kitaptan bakarak hızlı bir şekilde yazdığım için, bir çok hata olacaktır.)

(Aşağıda kullanılan profesyonel dalgıç terimi, işleri dalıcılık olan,
eğitmenlik, rehberlik yapan, sualtı arkeolojisi gibi konularda çalışan
kişiler içindir.)
- Yoğun çalışmalara karşın, dalışın yol açabileceği, uzun dönemde kendisini
gösteren hastalıklarla ilgili bilgiler ya çok azdır, ya halen
çalışılmaktadır ya da bizler henüz buetkjileri görmüş değilizdir. Zira en
azından , beklenen bazı etkiler için yeterli süre henüz geçmemiştir. Diğer
taraftan, dalışın uzun dönemde etkili ve hatta neden olduğunu artık
bildiğimiz bazı hastalıklar vardır. İnsanın kemik yapısında bozulmalara yol
açan disbarik osteonekroz, kalıcı duyma bozuklukları gibi hastalıklar
bunlardandır. Bazı diğer hastalıklar, dalıcılığı şiddetle şüphe altında
bırakmaktadır.


Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, dalışın kesin ve potansiyel kronik etkileri
üzerine pek çok önemli yayın organında, yine pek çok kayda değer makale
yayınlanmıştır. Bu yayınlarda, uzun süreli dalışın ve derin dalışların
çeeşitli organ veya sistemlere etkileri gösterilmeye çalışılmıştır. Bu
yayınların ilgi çekici ortak özelliği, bulguları içinde dekompresyon
hastalığı hikayesi bulunmayan kişilerin yoğunluğudur. Zaten yayınlar da bu
durumdan özellikle bahsetmektedirler. Ancak bir grup diğer yayın,
araştırmaların önemli bir kısmı için muhalefet yapmakta ve bunların,
özellikle sportif dalış sektörüne getireceği olası ters etkiden çekindikleri
hissini yaratmaktadır. Özellikle karşıt çalışmalar yapılmadan öne sürülen
bu muhalefetler saygı duyulacak olmalarına karşın kaygı da yaratmaktadır.
Son birkaç yıl, dalışın olası uzun dönem etkileri hakkında o kadar çok ve
yeni veriler sunmuştur ki, bu tür refüze edici karşı koyumlarda aynı oranda
azalmış, en azından zorlaşmıştırYapışması gereken, bekleyip görmek değil;
ama çalışmalara hız vermek, olasılıkları iyi değerlendirmek, özellikle
eğitim aşamasında dalışın sağlık üzerinde oluşturabileceği istenmeyen
durumlardan dalıcıyı iyi haberdar edebilecek ve doğru alışkanlıklar
edindirecek eğitmenler yetiştirmektir.


Dalışın Kanıtlanmış İstenmeyen Kronik Etkisi:


DİSBARİK OSTEONEKROZ
Basınçlı ortamlara maruz kalmış bazı kişilerin kemiklerinde yapısal
değişiklikler meydana geldiği , yüzyılımızın başından beri bilinmektedir.
1912'de basuınçlı tünellerde çalışan kişilerde görülen kemik nekrozu(ölümü),
1941 yılında da dalıcılarda tespit edilmiştir. 1931 yılında Poseidon
denizaltı gemisinde, 38 metre derinlikte 2-3 saat kaldıktan sonra kurtarılan
5 denizaltı mürettebatından üçünün kemiklerinde zamanla nekroz geliştiği
gözlenmiştir.
D.O.'nun nadiren de olsa, bir defaya mahsus olmak züere basınçlı ortamda
bulunmuş kişilerde de meydana gelebildiği bilinmektedir. 50 metreden daha
sığ dalan ve dekompresyon tablolarına uyumlu dalışlar yapan sportif scuba
dalıcılarında d.o. nadir olarak görülmektedir. Görülme sıklığı konusunda,
dalıcılar üzerinde yapılan çalışmalarda, %4 ile %56 arasında
insidanslar(görülme sıklığı) bildirilmiştir.
Basınçlı ortama maruz bırakma ile kemik nekrozu gelişiminin mekanizması
arasındaki ilişki, kesin ve tam olarak aydınlatılamamıştır. Yapılan deneysel
çalışmalar ve klinik gözlemler, D.O. ile uygun olmayan dekompresyon arasıdna
kuvvetli bir ilişki olduğunu göstermiştir. Bu nedenle D.O^'yu dekompresyon
hastalığının geç ortaya çıkan şekli, ya da geç belirtisi olarak
nitelendirenler de vardır. Dekompresyon hastalığı ve D.O. arasında ilişki
var gibi görünmesine rağmen, D.O. bulgusu tesbit edilen ve dekompresyon
hastalığı geçirmeyen dalıcılar da mevcuttur. D.O. lezyonları daha çok kol ve
bacakların uzun kemiklerinde tespit edilmektedir. Özellikle eklem yüzeyine
yakın bölgeleri tutan lezyonlar ciddi sağlık sorunlarına neden
olabilmektedir. Dalıcılarda D.O. iki şekilde görülmüştür. Bunlardan
birincisi, kemik şaftı yani uzun kısımda görülen ve göreceli olarak daha
hafif seyrederek daha az şikayete neden olandır. Diğeri ise, juksta
artikular lezyonlara neden olan yani kemiğin eklem bölgesini ilgilendiren
D.O.'dur.
Femur kemiğinde D.O. hastalığına, kolda bulunan humerus kemiğine oranla 2-3
kez daha sık rastlanmaktadır.
Taramalarda, özel çekim tekniği gerektiren Röntgen grafileri
değerlendirilir. Grafilerde, lezyonun tespiti için, hasarın ilk oluştuğu
andan itibaren 3-6 ay süre geçmesi gerekmektedir.


DUYMA KAYBI
Yakın zaman kadar, duyma kaybı oluşan dalgıçların bu problemleri
yaşlanmalarına bağlanmaktaydı. Zira yaşlılık il birlikte duyma kaybı da
görülebilmektedir. Ancak son çalışmalar ve yapılan detaylı odiyometrik
değerlendirmeler, dalıcılarda, yaş uyumlu kontrol gruplarıyla
karşılaştırıldıklarında duyma kaybının çok adha net ve yaygın olduğunu
göstermiştir. Bu konuda detaylı çalışmalar yapmış olan Molvear ve
Albrektsen, 1991 yılındaki bir çalışmalarında, otolojik olarak normal
insanlara göre aynı grupları için dalıcılarda çok daha yüksek duyma eşikleri
belirlemişlerdir. Sonuç olarak, dalıcıların duyma yetilerinin normal
kişilere göre "çok hızlı gerilediğini"belirtmişler ve özellikle profesyonel
dalıcılarda yüksek frekans duyma kabiliyetinin "hızlı şekilde" kayboşduğunu
vurgulamışlardır. Dalışın, uzun dönem kohlear ve vestibüler etkileri zaten
bilinmektedir. Dalıcılarda; iç kulak barotravmaları, dekompresyon hastalığı
gibi nedenler de duyma kaybı meydana getirebilmektedir.


PULMONER DİSFONKSİYON
Halk arasında sanoılan ve hatta bazı dalıcılara göre bile doğru olan;
dalıcıların, dalıcı olmayanlara göre daha güçlü ve büyük solunum yetenekleri
olduğu savı, doğru değildir. Dalıcı olmayanlarla olanlar arasında gözlenmiş
olan tek pulmoner fark, dalıcılarda derin veya dekompresyonlu dalış
sonrasında gözlenen küçük hava yolları disfonksiyonudur. Bu bulgu, sonradan
geliştirilerek profesyonel dalıcılarda uzun dönem etkileri hesaplanmaya
çalışılmıştır. Küçük hava yollarında oluşan bu bozukluk sonucu vital
kapasite çok az etkilenmekte ve dalıcının genel sağlığı üzerinde etkili
olmamaktadır ancak; pulmoner difüzyon kapasitesi yaşlılıkla birlikte zaten
azalmaktadır. Bu nedenle ileride oluşması muhtemel pulmoner problemlere
ilişkin çalışmalar sürmekte ve bulgular klinik olmaktan çok fonksiyonel
bazda değerlendirilmektedir.


Sistemik ve Genetik Etkiler
Kısa ve uzun dönemde ne tür bir sağlık sorunu yaratabileceği bilinmemekle
birlikte, profesyonel dalıcıların karaciğer enzimlerinde değişiklik olduğu,
bazı hücre bozuşumlarının sadece dalıcılarda gözlendiği bilinmektedir.


Yapılan çalışmalar, uzun süreden beri derin dalış yapan ve en az bir kere
dekompresyon hastalığı hikayesi bulunan ve herhangi fiziksel bir sorun
yaşamadıkları gözlenen dalıcılarda kognitif (zihinsel) bozukluklar
göstermiştir. Bundan daha vahim olmak üzere, dekompresyon hastalığı hikayesi
olmadığı halde, uzun süredir derin dalış yapanlarda gözlenen hafıza
zorlanmaları, neden sonuç ilişkisi bozuklukları ve kontrol gruplarına göre
en az 2-3 kat fazla EEG anormalliği bulgularıdır. Bu konuda yapılan
çalışmalar halen sürmektedir. Ancak tıpkı hamileler için olduğu gibi,
şimdilik yapılması gereken uyarı, derin dalışın (30 metre ve üstü) sportif
amaçlar taşımayacağı ve sürekli olarak derin dalışlar yapılmaması gereğidir.

You Might Also Like

0 comments

Popular Posts

Like us on Facebook

Flickr Images

Subscribe