Yeni yazı
http://derinlerdebirukala.com/?p=331&preview=true
Bazen dalışların ve fotoÄŸraf çekmenin monotonlaÅŸtığı anlar olur, sürekli aynı balıklar, aynı mercanlar, aynılaÅŸmanın getirdiÄŸi sıradanlık ve sıradanlığın sıkıcılığı diye liste uzar, uzar da gider. Böyle zamanlarda sizi dürtecek bir uyarana ihtiyacınız olur, benim için o uyaran daha önce hiç görmediÄŸim bir balığı görmektir. Ä°ÅŸte böyle günlerin birisinde; gözbebeklerimi pörtletircesine, ölü mercanların artık bir kaya formuna dönüştüğü yapılarda, yeni ve küçük olan bir ÅŸeyler bulmaya çalışırken, içimdeki sessiz çığlıkların “eureka, eureka” diiye evrene karışmasını medet umuyordum. Tam da bu duyguların içindeyken, birden heyecan, mutluluk, kalp atışlarının hızlanmasıyla birlikte ÅŸanslı günde olduÄŸumu anladım. Gözlerim ve ben bayram sevinci yaÅŸamak üzereydik!.. Ama o da ne, saniyeler ile beraber bakış açımın da deÄŸiÅŸmesiyle beraber bayram sevinci yerini hayal kırıklığına bıraktı. Birkaç saniyelik bir yanlış anlama, bana sanki boynuzları olan cüce bir gobi ile karşılaÅŸtığım ve bu türü kitaplarda bile görmediÄŸim hissini yaÅŸatmıştı. Biraz daha iyi bir fotoÄŸraf çekebilseydim, bu balığın boynuzları olan bir gobi olduÄŸuna insanları inandırabilirdim bile… EÄŸer baktığım konumu deÄŸiÅŸtirmeseydim, inandığım bu antenli gobi gerçeÄŸini benden kimse alamazdı. Dalış bitip, üstünden günler geçmesine raÄŸmen bu fotoÄŸraf ve yanılsama hiç aklımdan çıkmıyor, çünkü bana hayatın içindeki yanılsamalarımızı, kutuplaÅŸmalarımızı ve çatışmalarımızı hatırlatıyor. Hele ki gün geçtikçe daha da kutuplaÅŸan ve bu kutuplaÅŸmaların iyice çatışmalara dönüştüğü ÅŸu günlerde hepimizin biraz da olsa dünyayı ve bizim gibi olmayan insanları daha iyi anlamaya ihtiyacı var. Olaylara sırf bizim gibi bakmadığı ve farklı deÄŸer yargıları taşıdığı için, karşı tarafa kin duymak, onu yargılamak ya da yargısını deÄŸiÅŸtirmeye çalışmak aslında bizim insan yapısıyla ilgili çok da bir ÅŸey bilmediÄŸimiz anlamına geliyor. Paradigma kelimesini duymuÅŸsunuzdur, hatta anlamı hakkında da bilginiz vardır. DoÄŸan CüceloÄŸlu’nun tanımlamasıyla “Paradigma, bireyin iç ve dış dünyasını algılayıp yorumlamasında etkili olan tüm faktörleri kapsar. Algılama, yorumlama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sisteme algı düzeneÄŸi ya da paradigma adı verilir. Paradigma, farkına varmadan taktığımız bir psikolojik gözlüktür; iç dünyamızı olduÄŸu kadar dış dünyamızı da bu gözlük aracılığıyla görürüz”. Åžimdi bu uzun tanımdan bir ÅŸey anlamadıysanız, çok daha kolay olan bir tanımı geliyor "paradigma, baktığınız gözlüktür ve bu gözlük kiÅŸiye özeldir, hayatı boyunca karşılaÅŸtığı tüm etkenlerin oluÅŸturduÄŸu bir gözlük". Yani kimimiz köpekbalıklarını canavar olarak görür, kimimiz ise onların okyanusun imparatorları olup büyüleyici canlılar olduÄŸunu düşünür. Bu iki düşünce biçimi de paradigmadır. Ä°ki farklı düşüncenin sahibinin doÄŸduklarından itibaren yaÅŸadıkları, okudukları, öğrendikleri,karşılaÅŸtıkları sonucunda oluÅŸan bakış açılarıdır. Çok basit bir matematiÄŸi vardır, paradigmalar bakış açılarını, bakış açıları ise davranışlarımızı oluÅŸturur. Dinden, siyasete, hayvan sevgisinden, herhangi baÅŸka bir konuya kadar olan tüm karşıtlıkların sebebi, iÅŸte bu paradigmadır. Yani anlamamız gereken tek bir ÅŸey vardır, bizim gibi düşünmeyen bir kimsenin paradigması farklıdır ve o paradigmayı, doÄŸduÄŸundan beri karşılaÅŸtığı etkenler belirlemiÅŸtir. Tıpkı bizim karşılasıp da etkilendiÄŸimiz etkiler gibi… Hangi aileden geldiÄŸimiz, büyüdüğümüz çevre, öğretmenlerimiz, arkadaÅŸlarıımız, okuduÄŸumuz kitaplar, günlük yaÅŸadığımız olaylar, her ÅŸey ama deÄŸiÅŸimi saÄŸlayan her ÅŸeyin sonucunda paradigmamız oluÅŸmuÅŸtur. Paradigma gerçeÄŸini algıladığınızda ise; bir insanı yargılama ya da o insanın dünyaya bakış açısı yüzünden ondan nefret etmek gibi bir ÅŸey söz konusu olamaz. Çünkü tıpkı bilimde olduÄŸu gibi hayatın içerisinde de uygulanması gereken formul ÅŸudur: Bakış açıları birer karşılaÅŸtırma modelleridir ve doÄŸru ya da yanlış olduklarından bahsedilemez. Yani kıyaslama deÄŸil, karşılaÅŸtırma yapılır. Tıpkı bilimde paradigmaların doÄŸru ya da yanlış olarak sınıflandırılmayıp, üstün gelen paradigmanın geçerlilik kazanması gibi ve daha sonra kendisinden daha üstün gelen bir paradigma ile geçerliliÄŸini yitirmesi gibi… Hani bir gün, dünya güzel bir yer olacak düşüncesi var ya! Ä°ÅŸte insanların paradigma gerçeÄŸini anlayıp da, olaylara sırf kendileri gibi bakıp-yargılamayan; aksine kendilerinin hiç hoÅŸlanmadığı bir görüşe sahip olan insanlardan, hiç tanımadan nefret etmeyi durduklarında, iÅŸte o gün dünya daha güzel olacak.
http://derinlerdebirukala.com/?p=331&preview=true
Bazen dalışların ve fotoÄŸraf çekmenin monotonlaÅŸtığı anlar olur, sürekli aynı balıklar, aynı mercanlar, aynılaÅŸmanın getirdiÄŸi sıradanlık ve sıradanlığın sıkıcılığı diye liste uzar, uzar da gider. Böyle zamanlarda sizi dürtecek bir uyarana ihtiyacınız olur, benim için o uyaran daha önce hiç görmediÄŸim bir balığı görmektir. Ä°ÅŸte böyle günlerin birisinde; gözbebeklerimi pörtletircesine, ölü mercanların artık bir kaya formuna dönüştüğü yapılarda, yeni ve küçük olan bir ÅŸeyler bulmaya çalışırken, içimdeki sessiz çığlıkların “eureka, eureka” diiye evrene karışmasını medet umuyordum. Tam da bu duyguların içindeyken, birden heyecan, mutluluk, kalp atışlarının hızlanmasıyla birlikte ÅŸanslı günde olduÄŸumu anladım. Gözlerim ve ben bayram sevinci yaÅŸamak üzereydik!.. Ama o da ne, saniyeler ile beraber bakış açımın da deÄŸiÅŸmesiyle beraber bayram sevinci yerini hayal kırıklığına bıraktı. Birkaç saniyelik bir yanlış anlama, bana sanki boynuzları olan cüce bir gobi ile karşılaÅŸtığım ve bu türü kitaplarda bile görmediÄŸim hissini yaÅŸatmıştı. Biraz daha iyi bir fotoÄŸraf çekebilseydim, bu balığın boynuzları olan bir gobi olduÄŸuna insanları inandırabilirdim bile… EÄŸer baktığım konumu deÄŸiÅŸtirmeseydim, inandığım bu antenli gobi gerçeÄŸini benden kimse alamazdı. Dalış bitip, üstünden günler geçmesine raÄŸmen bu fotoÄŸraf ve yanılsama hiç aklımdan çıkmıyor, çünkü bana hayatın içindeki yanılsamalarımızı, kutuplaÅŸmalarımızı ve çatışmalarımızı hatırlatıyor. Hele ki gün geçtikçe daha da kutuplaÅŸan ve bu kutuplaÅŸmaların iyice çatışmalara dönüştüğü ÅŸu günlerde hepimizin biraz da olsa dünyayı ve bizim gibi olmayan insanları daha iyi anlamaya ihtiyacı var. Olaylara sırf bizim gibi bakmadığı ve farklı deÄŸer yargıları taşıdığı için, karşı tarafa kin duymak, onu yargılamak ya da yargısını deÄŸiÅŸtirmeye çalışmak aslında bizim insan yapısıyla ilgili çok da bir ÅŸey bilmediÄŸimiz anlamına geliyor. Paradigma kelimesini duymuÅŸsunuzdur, hatta anlamı hakkında da bilginiz vardır. DoÄŸan CüceloÄŸlu’nun tanımlamasıyla “Paradigma, bireyin iç ve dış dünyasını algılayıp yorumlamasında etkili olan tüm faktörleri kapsar. Algılama, yorumlama ve bilme süreçleriyle ilgili tüm etkenlerin yarattığı örgütlü ve dinamik düşünsel sisteme algı düzeneÄŸi ya da paradigma adı verilir. Paradigma, farkına varmadan taktığımız bir psikolojik gözlüktür; iç dünyamızı olduÄŸu kadar dış dünyamızı da bu gözlük aracılığıyla görürüz”. Åžimdi bu uzun tanımdan bir ÅŸey anlamadıysanız, çok daha kolay olan bir tanımı geliyor "paradigma, baktığınız gözlüktür ve bu gözlük kiÅŸiye özeldir, hayatı boyunca karşılaÅŸtığı tüm etkenlerin oluÅŸturduÄŸu bir gözlük". Yani kimimiz köpekbalıklarını canavar olarak görür, kimimiz ise onların okyanusun imparatorları olup büyüleyici canlılar olduÄŸunu düşünür. Bu iki düşünce biçimi de paradigmadır. Ä°ki farklı düşüncenin sahibinin doÄŸduklarından itibaren yaÅŸadıkları, okudukları, öğrendikleri,karşılaÅŸtıkları sonucunda oluÅŸan bakış açılarıdır. Çok basit bir matematiÄŸi vardır, paradigmalar bakış açılarını, bakış açıları ise davranışlarımızı oluÅŸturur. Dinden, siyasete, hayvan sevgisinden, herhangi baÅŸka bir konuya kadar olan tüm karşıtlıkların sebebi, iÅŸte bu paradigmadır. Yani anlamamız gereken tek bir ÅŸey vardır, bizim gibi düşünmeyen bir kimsenin paradigması farklıdır ve o paradigmayı, doÄŸduÄŸundan beri karşılaÅŸtığı etkenler belirlemiÅŸtir. Tıpkı bizim karşılasıp da etkilendiÄŸimiz etkiler gibi… Hangi aileden geldiÄŸimiz, büyüdüğümüz çevre, öğretmenlerimiz, arkadaÅŸlarıımız, okuduÄŸumuz kitaplar, günlük yaÅŸadığımız olaylar, her ÅŸey ama deÄŸiÅŸimi saÄŸlayan her ÅŸeyin sonucunda paradigmamız oluÅŸmuÅŸtur. Paradigma gerçeÄŸini algıladığınızda ise; bir insanı yargılama ya da o insanın dünyaya bakış açısı yüzünden ondan nefret etmek gibi bir ÅŸey söz konusu olamaz. Çünkü tıpkı bilimde olduÄŸu gibi hayatın içerisinde de uygulanması gereken formul ÅŸudur: Bakış açıları birer karşılaÅŸtırma modelleridir ve doÄŸru ya da yanlış olduklarından bahsedilemez. Yani kıyaslama deÄŸil, karşılaÅŸtırma yapılır. Tıpkı bilimde paradigmaların doÄŸru ya da yanlış olarak sınıflandırılmayıp, üstün gelen paradigmanın geçerlilik kazanması gibi ve daha sonra kendisinden daha üstün gelen bir paradigma ile geçerliliÄŸini yitirmesi gibi… Hani bir gün, dünya güzel bir yer olacak düşüncesi var ya! Ä°ÅŸte insanların paradigma gerçeÄŸini anlayıp da, olaylara sırf kendileri gibi bakıp-yargılamayan; aksine kendilerinin hiç hoÅŸlanmadığı bir görüşe sahip olan insanlardan, hiç tanımadan nefret etmeyi durduklarında, iÅŸte o gün dünya daha güzel olacak.