Deniz rezervleri mi, deniz lunaparkları mı iyidir?

Nisan 09, 2010




Gazeteleri okudukça içim daralıyor ve hiç mi iyi bir şey olmayacak bu yakınlarda diye soruyorum kendi kendime... Tuncay Özkan, Mustafa Balbay ve daha bir çok hükümet muhalifi insan içerde suçunu bilmeden yatıyor. Ertuğrul Özkök, yayın yönetmenliğini bıraktıktan sonra günah çıkarırcasına bu isimlerin haksız yere yattığı hakkında yazılar yazarken, medya’da bir çok isim de bu konu hakkında ses çıkarmaya nihayet başladı. Tuncay Özkan’a bir süre yanında çalıştığımdan dolayı siyasi düşüncelerimin dışında ayrı bir ilgi ve sempatim var.Bu da üzüntümü arttırıyor. Bir insanın hayatından (aslında bir değil, bu insanın ailesi, sevgilisini göz önüne aldığımızda birden fazla) haksız yere bir yılını çalmak ne acı bir şey.


Geçtiğimiz haftalarda rastladığım ender iyi haberlerden biri SAD (Sualtı Araştırma Derneği)’ın Deniz Rezervleri projesiydi. Henüz uygulamaya geçilmedi, her şey yolunda giderse çok yakında uygulamaya geçilecek bir proje. Sualtı Dergisi Mail grubu’ndan ilk haberini aldığımda “tanrım birileri güzel şeyler için çabalıyor” diye iç geçirsem de, ardından gelen tepki mailleri beni tam anlamıyla dumura uğrattı.
Önce size projeden biraz bahsedeceğim, daha sonra da gelen tepkiler üzerine bir kaç yorumda bulunacağım.
Ormanlar’ın karadaki görevi ne kadar önemliyse (yokedilerek otel arazisi olma dışındaki), yosunların denizdeki önemi de o derece önemlidir. Denizlerdeki alglerin (yani yosunların) yok olması demek, ekosistemin çökmesi anlamına geliyor.SAD’ın bu konuyla ilgili proje ekibinin yaptığı çalışmalar, araştırma yaptıkları bölgede alglerin yok olma sebeplerinin başında Sokkan, Sokar, Deli Sarpa adlı kızıldeniz göçmeni balıkların (algler ile beslenen türler) ve Kara Diken adlı deniz kestanesinin populasyonunun artması olarak sonuca bağlanmış. Aşırı avlanma sonucu bu türün doğal düşmanı olan yerel türlerin azalması sebebiyle, populasyonları oldukça artmış. Yani forum ya da fotoğraf sitelerinde bu türlerin altına yazılan hain balıklar, alçaklar yorumu aslında yanlıştır. Sorunu bu türün doğal düşmanlarını yok eden bizler oluşturmaktayız.
Proje ekibinin yaptığı kafes deneyleri sonucu, sokkan ve deniz kestanelerinin baskısı ortadan kalktığında, çölleşme de engellenmiş oluyor. Bu neticede de, alınacak en doğru önlemin avcılığa kapalı deniz rezervleri oluşturmak olduğuna karar veriliyor.
Proje Türkiye’de denizlerle ilgili yapılmış en doğru proje olmasına rağmen, çok ses getirmemesi açıkçası beni şaşkına çeviriyor. Deniz rezervleri demek, başta avcılığı toptan yasaklamakla beraber, birçok başka yasağı da beraberinde getiriyor. Bu da insanımızın “denizi babanızın malı mı sanıyorsunuz da yasak koyuyorsunuz” anlayışı sergilemesine sebep oluyor. Umarım bu proje en yakın zamanda uygulamaya geçer ve başta Bodrum’daki büyük resif olmak üzere yeni koruma alanları oluşturulur. Biliyorum ki, daha çok fırın ekmek yemek gerekiyor, doğal koruma alanları ve parklar oluşturmanın bilincine varmak için.
Açıkçası, yapay resif oluşturma adı altında uçak ve gemi mezarlığı oluşturma sevdası bir trend haline gelmiş olmasını hala anlayabilmiş değilim. Daha Kaş’ta tekerlekleri ile batırılan uçağın nasıl bir hata olduğunu sorgulayan çıkmamışken (madem tekerlekleriyle uçak batıracağız, birileri niye deniz temizleme adı altında tekerlek çıkarıyor değil mi), şimdi de bir müze sevdası geldi başımıza.
Saroz’da Sualtı Tarih Müzesi oluşturulacağını, sualtı ile ilgiliyseniz mutlaka duymuşsunuzdur. Açıkçası bu proje ilk duyduğum günden beri beni tedirgin ediyor, her yeni yapılan açıklamasında da tedirginliğim artıyor. Sualtında bir Çanakkale Tarihi Müzesi oluşturmaktan bahsediliyor, ama burada sergilenecek tarihi eserler olmayacağı gibi, onun yerine yeni yapılacak olan ve sanatsal yönü çok da tartışılabilecek olan heykellerden oluşacak. Okul önlerindeki Atatürk büstlerini ya da meydanlardaki AtatürK ya da başka önemli insanların heykellerini bir müzeye koyabilir misiniz? Elbette hayır, çünkü adı üzerinde müze, buraya bir sanat eseri ya da tarihi değeri bulunan eserleri koyabilirsiniz. Kalıp’tan yapılmış bir heykeli sanat eseri diye yorumlamak biraz değil, oldukça mantıksız gözükmekte. Bu proje benim için dalgıçlar için yapılmış bir sualtı lunaparkı’ndan fazlasını ifade etmiyor.
Müzeyi geçtim, sıra uçak ve gemi batırılmasına geldi. Sizce bu gemiler neden batırılıyor, denize faydası için mi, yoksa bölgedeki dalıcı turist sayısını arttırmak için mi? Eğer batığın etrafında balıktan geçilmeyecek sanıyorsanız, dalıcı sayısının fazla olduğu bir bölgede inanın yuva yapacak balık sayısı azdır, batığın etrafında iki orfoz görülebilsin diye gemi, uçak batırmak denizi çöplüğe döndürmekten başka bir şey değildir.
Proje kapsamı’nda soğuk su mercanları ile ilgili çalışmalar da olduğu başlık halinde açıklanıp, projenin en önemli kısmının bu olduğu söylense de, henüz detaylı bir şey duyabilmiş değiliz. Tek dileğim projedeki müze çalışmalarına ayrılan paradan biraz kısılır da Saroz’daki dalış bölgelerine tonoz dökme yöntemi ile şamanduralar yapılır ve çapa tarayan teknelerden yapılan dalışların verdiği zararların da önüne geçilir.Bir de madem gerekli kurumların destekleri sağlanıyor, en önemli desteğin aşırı avcılık, yasak türleri avlayan teknelerin denetlenmesinde de sağlanır.
Umarım bir gün denize ekstradan gemi, uçak, heykel bırakma dışında, asıl koruma yönteminin denize ait hiç bir şeye zarar vermeme olduğu bilincindeki insanlar tarafından projeler yapılır. Birkaç çılgın çıkar, bir organizasyon kurar, Bodrum’daki dalış merkezi, balıkçılar, turizm acentaları ve oteller ile bir araya gelerek, bir sualtı doğal parkı’nın (hayır efendim adı park ama lunapark değil) turizm açısından bölgeyi daha da kalkındıracağının farkına varır. Doğal Park her türlü avcılığa kapatılır, teknelerin bağlanması için şamanduralar yapılır, rehbersiz dalış yasaklanır, dalıcılardan park giriş ücreti alınır ve bu para park’In gelişiminde kullanılır. Birleşmiş Miletller ve Avrupa Birliği destek programlarından yardım sağlanır, işi sadece bu park olan profesyoneller (gönüllü değil, işin uzmanı ve geçimini de bu işten alacağı ücretle sağlayan insanlar) ile çalışılır.İşte ütopyam budur, tez zamanda buna benzer ütopyaları olan insanların projelerinden haberdar olmak dileğiyle.
SAD’ın deniz rezervleri projesi ile ilgili daha ayrıntılı bilgiye sahip olmak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.

You Might Also Like

0 comments

Popular Posts

Like us on Facebook

Flickr Images

Subscribe